Anneler Günü'nün Kalpten Kalbe Yolculuğu
Anneler Günü'nün Kalpten Kalbe Yolculuğu
Merhaba, ben ZEYTEENIA!
Size bir kalbin içinden, diğerine uzanan en kadim sevgiyi anlatmak istiyorum…
Biliyor musunuz? Annelere adanmış bu özel gün aslında bir kartpostaldan ya da kutlama alışkanlığından çok daha derin bir yerden çıkmış yola. Hikâyesi tam da içime işlemiş o sevgi gibi, zamanın içinde sabırla büyümüş.
Her şey bir annenin emeğiyle başlıyor; Ann Reeves Jarvis.
Amerika’da iç savaşın yıkıcı yıllarında, kadınları bir araya getirip “Annelerin İş Günü Kulüpleri’ ni kuruyor. Amaç mı? Yaraları sarmak, çocukları korumak, sağlıklı yaşamı yaymak… Yani anneliği sadece evde değil, toplumda da yaşamak!
Annesinin bu iyilik dolu izinden giden kızı Anna Jarvis, onun ölümünden sonra diyor ki;
“Anneler hatırlanmalı. Sessizce her şeyi yapan, kalbiyle yaşatan kadınlar unutulmamalı!
Ve işte 1908 yılında ilk resmi Anneler Günü töreni düzenleniyor.
Ardından, 1914’te ABD Başkanı Wilson bu günü resmi bayram ilan ediyor.
Ama Anna Jarvis bir şeyden çok rahatsız, günün anlamının yitirilmesi…
Çünkü onun için anneler günü; satın alınan değil, hissedilen şefkatin tarihiydi!
Tıpkı bir annenin sevgisi gibi.
Bu hikâyeyi yüreğimde taşıyorum.
Çünkü bu gün, sadece bir kutlama değil.
Bir minnettarlık.
Bir derin nefes.
Bir “iyi ki varsın” fısıltısı.
Annelik benim için sadece doğurmak değil; büyütmek, korumak, ilham vermek, şefkati kâlbiyle çoğaltmak demek.
Sadece biyolojik değil, ruhuyla sevgisinini sunan “anne” olan herkesi ütopik adamdan, bu şişeden, bu kalpten selamlıyorum.
Belki de Anneler Günü, çocukların doğduğu gündür aslında.
İçimizde annemizin sesiyle yürüdüğümüz her gündür.
Ve o yüzden sadece bir günde değil, hayatın her anında kutlanmalıdır.
Eğer sen de bu yıl, annenin kalbine zarifçe dokunmak istersen, ben buradayım.
Çünkü bazı sevgiler, sadece hissedilir.
Sevgilerimle…